top of page

Sanat ve uzun yaşam

Güncelleme tarihi: 29 May 2021

Sanatın bize kadar ulaşmasının hikayesi, yüzyıllardır simgeledikleri aşk kadar büyüleyicidir. Ben de bugün bu parıltılı eserlere değinmek istedim. Kalabalıktan bizi ayıran şey de budur aslında. Hayata bakışımız, her seçimimize yansıyor.





Resim yapmanın sadece kendi hayatımda yarattığı mucizeleri değil, önce yakın çevremde daha sonra da izleyicilerime yaptığı katkılara bakınca bazen uzun uzun düşünmekten kendimi alamıyorum. Nasıl ki arkalarındaki karanlık faaliyetlerden ötürü bir kese pırıltılı elmas almanın itibarsızlığı varsa, sanat eseri ile ilişkili olmanın, üretmenin ya da satın almanın bizim itibarımızın yanı sıra daha da önemlisi sağlıklı ve uzun yaşamımıza benzersiz bir katkı yaptığına inanıyorum. Ne zaman bu konuları düşünsem, birbirinden ilginç ve değişik süreçlerin her birinde vardığım sonuç hep aynı kapıya çıkıyor: Sanat eseri ona bakan iki masumane gözün ıztırabını dindirmek için harika bir iksir.

Mutlu ve uzun bir yaşam için sanat vazgeçilmezdir.

Çocukluk günlerimden beri izlediğim belgesellerdeki cömert ve sınırsız doğa görüntüleri, kendi içindeki mükemmel denge ile insansız daha iyi olacağını biliyorken ne yazık ki insanın vahşi doğasından dolayı maruz kaldığı şiddet nedeniyle yok olması, beni derinden etkilemiştir. Ancak biliyorum ki dünyada insanlar kadar yaşamaya hakları olan canlılar için mücadele veren, emek veren, zamanını harcayan kişiler var ve bunların varlığı beni hep mutlu etmiştir.

Son eserlerimde doğanın döngüsü içerisinde varolanı, varoluşu resmetmek istedim. Şair ressam arkadaşım Monad Balkan’ın şiirlerindeki gibi. Ankara’da, Studio ii’de geçenlerde kendi kitabından bana okuduğu 1993 yılında Ankara’da yazdığı “Peyzaj” şiirindeki gibi biraz aslında:

Peyzaj:

dağılmıştı doğanın

her bir zerresine

benliğim

ben doğmadan çok önce

mavi yeşil sarının

en güzel tonları arasında

şarkılar söyleyip geziniyordu

benliğim

bu engin peyzajın içerisinde

ben sevmekle doğayı

kendimi mi sevmiştim

çok önceleri

Çünkü biliyorum ki insancıl duygu ve sorumlulukla dolu bir sürü yürek var her tarafta. Ve umuyorum ki sanat hepimizin hem içinde hem de arkasında. Bizi koruyan ve uzun yaşatan güç.

Yakın geçmişimize kadar denize girebildiğimiz kıyıların bugünkü hali nedir?

Sanat eseri kendi ötesinde bir amacın aracı, yani sanatçının izleyicilerinde bir zihin durumunun gerçekleşmesin bir aracı olarak tasarlanmış bir artefakt olarak algılanır, oysa ki izleyicinin hayatını zenginleştiren, ve eserlere sadece hayranlıkla değil, minnettarlıkla da hitap etme durumudur. Pizzaları ikileyin ama sadece birini ödeyin…

Mesela doğal ve arkeolojik mirasımızı tanımak, onu koruyabilmenin ilk koşulu. Hele bizler, Türkiye’de yeryüzünün en önemli arkeolojik ve doğal miraslarından birinin üzerinde yaşıyoruz. Ancak binyılların sakladığı, korumayı başardığı birikime bırakın sahip çıkmayı, onun farkında olduğumuzu söylemek bugün mümkün mü?


İçimizdeki yaratma eylemi ile resim yaparak kendimizi, birikimimizi, hayatı kavrayışımızı ve manifestolarımız ile direncimizin dışa vurumunu gerçekleştiririz.

Manifestosu ürettiği sanat eseri olan sanatçı, kendi ruhsal dünyasını dışa vururken bir yandan da hayat devam ediyor. Hayat değişiyor. Ve bu değişim beni sırlarla dolu bu hayatın derinliklerine çekiyor. Renkli dünyalara açılıyor kapılarım. Derinlik sarhoşluğu diyorum buna. Uyarıcı bir etkisi var, bunu keşfediyorum. İzleyicinin de bu dünyaya ait rengarenk yaşamı benimle birlikte keşfetmesini umut ediyorum.


Ve bu durum aslında hiç de son yüzyılların bir fenomeni değildir. Aksine sanatın uyarıcı etkisi Platon’un Devlet’inin de Aristoteles’in Poetika’sında da bir kuramdır ve kuramlar hep varolan şeyleri anlatırlar.

‘’Hayat dengeye kavuştukça sanat ortadan kalkacaktır.’’ demiş Mondrian (1872-1944).

Aslında Mondrian böyle demekle, sanatın hiçbir zaman bitemeyeceğini de ispatlamıştır.


Dünya’nın gidişatına bakınca sanata çok daha fazla ihtiyacımız olduğunu-olacağını fark ediyoruz.


Bize sıradan bir işmiş gibi görünen kitap okumak, tiyatroya gitmek, müzik dinlemek, resim izlemek gerçekten sıradan bir eylem midir? Yoksa yaşamı bizim için çekilir hale getirmesi için bahşedilen miras ya da insanın henüz başlangıçtayken kendisi için hayatı kolaylaştırsın diye muhteşem zihninin ürettiği büyülü bir arınma mıdır?

Doğanın gücü karşısında direnmek için, yaşadığı mağaranın duvarına çizdiği resimle güçlenen, hırslanan ve yeniden başlama enerjisi alan insanla, 21. yüzyıl koşuşturması içinde kolay ya da zor kazandığı paranın bir kısmı ile resim alıp duvarına asan insan arasında fark var mıdır?


Kaygı aynı, ruhunu güçlendirmek, feyz almak ve her sabah yeniden başlamak…


Peki neden sadece bir rol olduğunu bildiğimiz halde sahnede ağlayan kadın yüreğimizi parçalıyor? Ya da nasıl oluyor da sadece iki üç cümle bir araya gelip dize olunca bizi derinden sarsıyor? Bir kutu içinde duran boyalar, sehpa üstündeki fırça nasıl bir işbirliği yapıyorlar da biz, yüzeye sürülüp resim olmuş bu boyaya dakikalarca bakıp mest oluyoruz? Bu resmi alıp duvarımıza asmak ve her gün onunla diyalog kurmak arzusunu hissetmemiz için ressam nasıl bir büyü yapmış olabilir?


Çünkü insan farkında olarak ya da olmayarak biliyor ki; beslenme, barınma ihtiyaçları dışında, derinlerden gelen, tüm benliğini saran, kendini tanıma isteği onu sanata doğru çeker.


Sanatın mağara duvarından bugüne kadar görevi değişmedi. İnsanın kendini tanıması, geliştirmesi, dönüştürmesi için ihtiyacı olduğu gücü ona vermektir. Bunu sanatçılar aracılığıyla yine insandan insana yoluyla yapar.

Rollo May Yaratma Cesareti kitabında der ki:


‘’Has sanatçı (yaratıcılık) tanrının kıskançlık duygularını kamçılar.’’


Belki de Rollo May yanılıyordur. Belki de İnsan için işbirliği yaptılar. Ne kadar süreceğini bilmediğimiz yaşam serüveninde, yoldaki taşları temizlemek, dayanma, direnme gücü vermek ve kendini geliştirmesine yardımcı olmak.


İnsan sanatla kendini yeniden yaratır. Güçlenen, kendini sanatla yeniden yaratan insan Dünya’yı da değiştirme ve iyileştirme gücünü kendinde bulur. Ama neticede devir tasarruf devri ise de bence yine de en iyi tasarruf sanattır.

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page